Birinci basamak sağlık sistemi bu ülkenin temeli… Ama o temelin altında artık ciddi bir çatlak var: Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları, sessiz sedasız tükeniyor.
Son yıllarda getirilen yönetmeliklerle, puan sistemleriyle, teşviklerle öyle bir düzen kuruldu ki, sağlık hizmeti değil neredeyse “puan toplama yarışı” yapılıyor.
Kâğıt üzerinde her şey güzel görünüyor; performansa dayalı sistem, teşvik, hedefler… Ama sahadaki gerçek çok farklı. Hedef tutmadı mı, maaşın düşüyor. Denetim ekibi memnun kalmadı mı, kesinti geliyor. Sanki sağlık hizmeti, rakamlara sığacak kadar basitmiş gibi!
Başlıklar
Adı “denetim”, kendisi “baskı”
Son dönemde aile sağlığı merkezlerinde yapılan denetimlerin sayısı arttı. Elbette denetim olmalı, kimse buna karşı değil. Ama denetimin amacı rehberlik değil cezalandırma haline gelirse, orada hizmet kalmaz.
Bazı illerde ekipler, habersiz denetime gidiyor; tutanak tutuluyor, ama çalışanların şerh düşme hakkı bile fiilen engelleniyor. Sonra da maaştan kesinti, puan düşürme, sözleşme iptali…
Bu mudur teşvik sistemi?
Tavan ücret yükseliyor ama alım gücü yerinde sayıyor
2026 yılı ilk 6 aylık dönem için %21 civarında bir zamdan söz ediliyor. Ama Merkez Bankası’nın aynı dönem için açıkladığı %31–33 enflasyon beklentisi ortadayken, bu artış neyi telafi edecek?
Memura yapılan zam oranları, gerçeği yansıtmayan tahminlerle belirleniyor. Hükümet ve yetkili sendikalar anlaşamayınca “hakem kuruluna” gidiliyor, ama herkes biliyor ki orada da sonuç baştan belli.
Yani oyun aynı, senaryo aynı: Kayıp yine emeğin.
Tükenmişlik artık bir istatistik değil, bir gerçek
Aile hekimleri ve Aile sağlığı çalışanları artık “hizmet sunmakta zorlanıyor,” ve “ceza yememek için” üstün çaba harcıyor.
Sabah gelen hastalar, öğleye kadar bitmeyen formlar, akşam yapılan takipler, bir de üzerine bitmeyen denetim baskısı…
Birçok hekim “artık dayanacak gücüm kalmadı” diyerek istifa ediyor.
Tüm illerde birçok Aile Sağlığı Çalışanı yetersiz çalışma koşulları, özlük hakları ve bunlara ek olarak emeğin karşılığını olmamasından dolayı istifa ettiler bile.
Bu sadece bir meslek grubunun değil, toplumun sağlık sisteminin çöküş sinyali demektir.
Çözüm belli, niyet eksik
Çözüm aslında karmaşık değil:
- Denetim, rehberlik esasına göre yapılmalı.
- Puan sistemi sadeleştirilmeli, sağlık hizmetinin niteliği ön plana çıkarılmalı.
- Gerçek enflasyon oranları dikkate alınarak adil maaş artışları yapılmalı.
- Hekim ve sağlık çalışanının sesi, karar mekanizmalarına dahil edilmeli.
Ama bunlar için önce “niyet” gerek.
Çünkü bugün aile hekimliği sisteminde sorun teknik değil, politik bir sorun haline geldi.
Son söz
Aile hekimliği sistemi, Türkiye’nin sağlıkta dönüşümünün en değerli kazanımlarından biriydi. Ama bu sistem, çalışanlarını bu kadar yoran, baskılayan, değersizleştiren bir hal alarak, bu kazanım bir enkaza dönüştü.
Bu sessiz çığlık duyulmazsa, birinci basamak sağlık sistemi değil, toplum sağlığı kaybeder.


